Avrupa Yakası otelleri | İstanbul'a farklı açılardan tanıklık edin

Vault Karaköy, Eski İstanbul’un finans merkezi olan Bankalar Caddesi’nde, geçmişte Osmanlı Bankası olarak faaliyet göstermiş ve geçtiğimiz yıllarda SALT Galata Sanat Merkezi olarak yeniden hayat bulmuş tarihi yapının bitişiğinde bulunuyor. Tıpkı kapı komşusu gibi eski bir banka binasını tarihi dokusuna uygun olarak yenileyen Vault Karaköy, adını artık toplantı salonu olarak kullanılan orijinal kasa dairelerinden alıyor.

Vault Karaköy, misafirlerine turistik önemini asla yitirmeyen Tarihi Yarımada’nın hemen karşı kıyısında, Galata Kulesi’nin yanıbaşında ve Anadolu Yakası’na bir vapur yolculuğu uzakta olmanın avantajını yaşatıyor. Turistik faaliyetler haricinde, rahatlamak, yemek yemek ve sportif faaliyetlerden geri kalmamak isteyenlerin otelden çıkmasına hiç gerek yok. Vault Karaköy’ün masaj alanı, Türk hamamı, saunası ve fitness salonu, ziyaretçilerine hem stres atma hem de zinde kalmayı mümkün kılıyor.

Damak zevki ile göz zevkini birbirinden ayıramayanlardan mısınız? Yüksek tavanları ve duvarlarında sergilenen sanat eserleriyle seçkin bir hava taşıyan yemek salonunda ya da Tarihi Yarımada ve Haliç’e bakan terasın mavili yeşilli manzarası eşliğinde Kasa Lokanta & Bar’ın Türk mutfağına getirdiği çağdaş yorumu tatmalısınız. Uyku vakti geldiğinde, Vault Karaköy’ün kaz tüyü yorgan ve yastıklarla, güneş kesen perdeler ve yağmur duşlu mermer banyolarla konfor vaat eden tüm odalarını rahatlıkla seçebilirsiniz. Deluxe odaların çoğunda eski tarz geniş pencereler ve yüksek tavanlar sizi bekliyor. Tarih kokan otelin en özel noktasını arıyorsanız, geniş balkonundan ve romantik cam kenarı küvetinden Boğaz Köprüsü’nü, Tarihi Yarımada’yı ve Marmara’yı seyredebileceğiniz 83 metrekarelik Penthouse süite kesinlikle göz atmalısınız!

Corinne, Osmanlı Neoklasik mimarisinin en güzel örneklerinden birine, binanın tarihi dokusunu bozmaksızın çağdaş ve sanatsal bir yorum getirerek İstanbul’da çok özel bir konaklama noktası yaratıyor. Taksim, Çukurcuma’da bulunan otelde, sürprizlerle dolu Beyoğlu ve Galata bölgesini istediğiniz her an keşfe çıkabilirsiniz.

Corinne’in yalnızca dışında değil içinde de keşif heyecanı sizi bekliyor. Aşağı katlara döne döne uzanan mermer merdivenlerden inerken, lobiyle restoranın çini karoları üzerinde adım adım ilerlerken ve pencerelerden Çukurcuma’nın daracık sokaklarıyla eski evlerine bakarken tarihin kokusu burnunuza çalınıyor. Corinne’in teras katına çıktığınızda Sultanahmet, Süleymaniye ve Beyazıt Camileri ile Ayasofya ve Galata Kulesi’nin eşsiz manzarası gözlerinizin önüne seriliyor. Ayrıca, otelin içinde sanat galerisi olarak faaliyet gösteren bölümler bulunduğunu da ekleyelim.

Corinne‘in restoranı, herhangi bir mutfağa bağlı kalmadan atıştırmaklardan ana yemeklere uzanan geniş bir yiyecek seçkisi sunuyor. Soğuk akşamlarda içeceğinizi şömine karşısında yudumlayarak rahatlama fırsatı da yakalayabilirsiniz. Konaklamanız esnasında rahatlama fırsatlama fırsatlarından doyasıya yararlanmak, odanıza çekildiğinizde en lüks imkanları bulacağınızdan emin olmak istiyorsanız, 20 metrekarelik bir alanda jakuzi keyfi sunan Deluxe Jacuzzi ile şehir manzaralı dört balkonuyla kıyas kabul etmeyen Corinne Süit seçeneklerine iyice bir göz atmanızı öneririz.

Raffles İstanbul, Avrupa Yakası’nın konumu, manzarası, misafirlerine sunduğu konaklama imkanları ve kesintisiz hizmetiyle öne çıkan otellerinden biri. Çoğu İstanbul otelinin aksine, turistlerin sıklıkla tercih ettiği tarihi bölgelerden ziyade, Beşiktaş’ta modern yapıların ve iş merkezlerinin yoğunlaştığı, şehrin yüksek tempolu ve çağdaş yaşantısını yansıtan bir noktada bulunuyor.

Konumunun Raffles İstanbul’a geniş bir görüş açısının yanısıra şehrin pek çok yerine kolay ulaşım avantajı kazandırdığı söylenebilir. Raffles İstanbul, konukların tatillerini kendi beklenti ve zevklerine göre şekillendirmelerine yardımcı olmak için, bazı süit odalarında isteğe bağlı olarak kendi imzası olan “kahya” hizmeti de sunuyor.

Otelinizden ayrılmadan yepyeni gastronomik deneyimler edinmek için, dört farklı Asya ülkesinden seçme lezzetler sunan Isokyo’yu, beş çayının yanında tuzlu ve tatlılar servis eden Lavinia Lounge’u, geniş yemek yelpazesiyle gece bir kadar hizmet veren Rocca Brasserie’yi ve ev yapımı ekmeklerden pastalara, dondurmalardan keklere en tatlı detaylarla güne mutluluk katan Raffles Patisserie’yi ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Raffles’ın kendi imzası kokteyllerin tadına bakmak için ister Long Bar’a uğrayın, ister içeceğinizi açık havuzun başında yudumlayın.

Raffles İstanbul‘un 3.000 metrekarelik bir alana yayılan spa tesislerinden yüzde yüz yararlanmak isterseniz uzun süreli bir rezervasyon yaptırmanız gerekebilir. Raffles İstanbul’da ev konforu arayanlar, tam donanımlı mutfak ve ev eşyaları bulunduran rezidans opsiyonlarını düşünebilir. Genişliklerine göre çeşitlilik gösteren oda ve süitler arasında hem şehre hem de Boğaz’a hakim manzarasıyla Signature odaları seçebileceğiniz gibi, şehrin belki de en genişi olan 416 metrekarelik Raffles Süit’i de seçebilirsiniz.

Lampa Design, İstanbul’un yalnızca tarihi noktalarına değil, her yerine kolay ulaşım imkanı bulabileceğiniz Şişli’de faaliyet gösteren, özgün dış cephesi ve endüstriyel şıklığıyla görenleri kendine çeken bir otel. Lampa Design Hotel, konuklarını otele adını veren gaz lambası koleksiyonundan nadide parçaların sergilendiği lobide, sıcak bir kahve ikramıyla karşılıyor.

Ahşapla metalin, kristal avizelerle antika lambaların, betonla yeşilin yan yana geldiği Lampa Lab’de, açık büfe kahvaltı ve içecek servisleriyle, gün içinde İstanbul’un yüksek temposuna ayak uydurabilmeniz için gereken enerjiyi bulacaksınız.

Lampa Design’ın tüm odalarında, keskin hatlı modern mobilyalar Fikret Mualla’nın renkli sanatıyla buluşuyor ve konforlu olduğu kadar ilham verici, dinamik bir atmosfer ortaya çıkıyor. Konaklama alanından cam panelle ayrılan yağmur duşlu banyolarda güne taptaze bir başlangıç yapabilirsiniz. Deluxe Terrace odalardan birini tercih ederseniz, bünyenizde birikmiş tüm yorgunluktan uzun bir jakuzi seansıyla kurtulabilir ve kendi terasınızdan gökyüzünü veya şehrin ışıklarını seyrederken İstanbul’un göbeğinde hiç tahmin etmediğiniz bir şekilde huzur bulabilirsiniz.

Şehrin kalbinde yapacağınız bu keyifli konaklamanın ardından, sabah açık büfe Türk kahvaltısıyla güne başlayabilir ve İstanbul sokaklarındaki kalabalığa tüm enerjiniz ve dinlenmiş halinizle karışabilirsiniz.

Tarihi Yarımada’nın kalbinde yer alan Neorion, hem bölgedeki tüm turistik noktalara yürüyüş mesafesinde bulunuyor, hem de muadillerine kıyasla bütçenizi memnun edecek konaklama seçenekleri sunuyor. Dışarıdan bakıldığında kemerli pencereleri ve çini süslemeleriyle tarihi görünen otel binası, aslında uzun bir geçmişe sahip olmadığından hem genç hem de bakımlı.

Mimari stilde ağır basan Osmanlı estetiğine iç mekanda da göndermeler yapılmış ve her odaya saray manzaraları resmeden tablolar yerleştirilmiş. Odaların albenisi yalnızca süslemelerinden gelmiyor tabii. Altıncı katta yer alan Superior ve Deluxe oda tipleri, konuklarına kendilerine ait geniş balkonlarda manzara keyfi yapma şansı tanıyarak otelin konaklama seçenekleri arasında bir adım öne çıkıyor. Ayrıca, Topkapı Sarayı’nda, Sultanahmet Meydanı’nda, Kapalı Çarşı’da gezerek geçirdiğiniz günün tatlı yorgunluğunu, Deluxe odaların banyosunda yer alan jakuzilerde atabilirsiniz.

Banyosunda jakuzi bulunmayan oda seçeneklerini tercih eden Neorion misafirleri, otelin spa merkezinden hoşnut kalacak. İster kapalı havuzda birkaç tur atın, ister jakuzi veya saunaya geçip güzelce gevşeyin. Türk hamamında ve masaj alanında sunulan peeling, masaj ve bakım hizmetleriyle tamamen yenilenip parlayın! Haziran ve Eylül ayları arasında Neorion’da konaklamayı planlayanlara duyurulur: otelin teras manzarasını, özellikle de günbatımında Haliç’i görmek, spa merkezi kadar dinlendirici olabilir.

Tomtom Suites, 1800’lerde rahibelerin ikamet ettiği bir adrese 1900’larda inşa edilen bir binanın 2000’lerde yenilenmesiyle hayat buluyor! Bu macera sonunda tarihinde görülmemiş bir lükse kavuşmuş olan otel binası, modern iç mekan tasarımıyla hem göz alıcı hem konforlu.

Tomtom Suites, Beyoğlu’nun çok merkezi bir noktasında, kendi gibi tarih kokan İtalya Konsolosluğu’nun hemen karşısında bulunuyor. Dolayısıyla, Avrupa Yakası’nın hem turistik noktalarını, hem sanatsal alanlarını, hem de eğlence mekanlarını keşfetmek için çok elverişli. Her şeyden önce damak zevkinize hitap edecek zengin tatlar peşindeyseniz, aramaya ilk olarak Tomtom Suites’in kendi restoranı Nicole’dan başlayın. Otelin Boğaz ve Haliç manzarasına sahip terasından günbatımının şehri pembeye boyayışını izlerken, Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmış deneyimli şeflerin özgün menüleriyle kendinizi şımartın.

Tomtom Suites’in neredeyse tüm odalarında yüksek tavan, ahşap döşeme zemin, yerden ısıtma, mermer döşenmiş jakuzili banyo ve duvarları süsleyen çağdaş sanat eserleri bulabilirsiniz. Bunlara ek olarak, 85 metrekarelik teraslı Luxury süitte, tam donanımlı bir mutfakla beraber Tarihi Yarımada ile Adalar manzarası sizi bekliyor.

Pera Palace Hotel, 1892 yılında, zamanında “Küçük Avrupa” diye adlandırılan Taksim Pera’da inşa edilmiş ve açılışından bu yana İstanbul’da lüks bir konaklama noktası arayan Doğu Ekspresi yolcularına, ünlü yazar, oyuncu ve diplomatlara ev sahipliği etmiş.

Otel, Neoklasik dış cephesi, İstanbul’da türünün ilk örneği olmuş Art Nouveau tarzındaki asansörü ve Oryantal mimarinin görkemli temsilcisi Kubbeli Salon’uyla Doğu ile Batı’yı kavuşturan İstanbul’un değişmez cazibesini yansıtıyor. Pera Palace, konaklama dışında üst düzey misafirlerini ağırlamak için de oteli sıklıkla tercih etmiş olan Atatürk’ün bazı kişisel eşyalarını 101 numaralı odasında sergiliyor ve günümüzde hem lüks hem nostalji severler için benzersiz bir “müze-otel” olarak öne çıkıyor.

Pera Palace’ta, dünyaca ünlü polisiye yazarı Agatha Christie’nin konakladığı odada kalma şansı bulabilirsiniz. İsmini otelin diğer ünlü misafirleri arasında yer alan Greta Garbo’dan alan ve şehir manzaralı banyosuyla öne çıkan köşe odalarını tercih edebileceğiniz gibi, Pierre Loti’nin adını taşıyan Haliç manzaralı süitleri de düşünebilirsiniz. Geçmişe yolculuk hissini Doğu Ekspresi’nin rotasından ilham alarak menüsünde Fransız, İtalyan ve Türk lezzetlerini birleştiren Agatha Restoran’da veya yıllarca İstanbullu hanımefendi ve beyefendilerin buluşma noktası olmuş Kubbeli Salon’da tamamlayabilirsiniz.

Pera Palace’ta konaklama deneyimini bölgenin günümüz imkanlarıyla birleştirip, hemen yanıbaşınızdaki sanat galerilerini gezerek veya alışveriş imkanlarını değerlendirerek keyifli zaman geçirmek isterseniz, yüksek tempolu bir güne başlamak için gereken enerjiyi otelin Fransız tarzı pastanesi Patisserie de Pera’nın enfes tatlılarında bulabilirsiniz. Gün sonunda Pera Palace’a geri döndüğünüzde, Orient Bar’ın içecek seçkisi ve Pera Spa’nın büyülü terapileriyle tüm yorgunluğunuzu geride bırakabilirsiniz.

Hyatt Regency Ataköy, İstanbul Atatürk Havalimanı’na yakınlığı sayesinde seyahat planlarına dahil etmekte hiçbir zorluk yaşamayacağınız, tam sahilde oluşu sayesinde pek çok noktasından ufku seyre dalabileceğiniz ve beş yıldızlı oluşu sayesinde bol bol eğlenme ve dinlenme imkanı bulabileceğiniz bir otel.

Soğuk dönemlerde odanızdan seyrettiğiniz denize özlem duyarsanız kapalı havuzu değerlendirebilir, yaz aylarında denizin kıyısında bulunan açık havuza uğrayıp İstanbul’da Ege veya Akdeniz sıcaklığını yaşayabilirsiniz. Deniz keyfini damak zevkinizle birleştirmek için havuz kenarındaki barda sağlıklı yiyecekler atıştırmak ve soğuk içeceklerle ferahlamak mümkün. Hafif yemekler ve her türde içeceğin servis edildiği VUE Lounge & Bar’da da, Türk mutfağının yanı sıra Asya mutfağından lezzetleri de hem öğle hem de akşam saatlerinde masanıza taşıyan Brizo’da da Marmara manzarasından mahrum kalmayacaksınız.

Hyatt Regency Ataköy’de yemeği aşırıya kaçıranlar ve formuna önem verenleri tatmin edecek, kardiyo egzersizlerinin dışında dans, aerobik ve yoga egzersizleri yapabileceğiniz bir fitness merkezi bulunuyor. Özellikle uzun yolculukların öncesi veya sonrasında, rahatlamak ve yenilenmek için Türk hamamı, sauna, buhar odası ve buz çeşmesi kullanımını takiben hem yüzünüzün hem vücudunuzun ihtiyaçlarına göre aromaterapi veya sıcak taş masajı, deniz tuzuyla peeling ya da havyar bazlı yüz bakımı gibi hizmetler alabileceğiniz Levana Spa’yı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin deriz. Hyatt Regency Ataköy’ün Deluxe oda seçeneği manzaralı banyosuyla küvet içinde deniz keyfi yaşatırken, Marmara süit gibi geniş konaklama seçenekleri deniz manzarasını yaşama alanlarının tümüne dahil ediyor.